İkile ruhum, ilerle, bekleme yapma ticari…
Ruh bu, sıkışır kalır bir yerlere, her zaman ferahlık da
istemez, şımarık. Rahat batıyor derler ya, o hesap. Üşenirse aydınlık
geleceğim, beklemeye alır kendini. Bağlanır zihnim, bağnazlıktan farkı kalmaz.
El, kol ister; fakat hepsini reddeder.
Zaman kipleri baya sıkıyor. Onlara bile bağlanmamak lazım.
Yüklemi yaratana kusuyorum bugün.
Elbet değişecek ezberler, sonsuz değil bu.
Noktalar rahatlatıyor, bitmeyeni bitirmiş hep.
Şarkı basit gelince sadeliği unuttuk, beklenti hep
sofistike.
Çarpan kapı çarpıntı yaptı, panik hep içimizde. Kontrolsüz
nefes alıp verişini yoklar.
Özneyi arıyoruz, saçmasapan bir istek.
Hiç sormadık ruhumuza; neye ihtiyacı varmış. Kafese mi?
Çok bağırıyorlar, tüküre tüküre konuşarak, koşarak,
zıplayarak. Arzu vakti gelince bir durup ruhunu dinliyor insan. Öbür zamanlar
iplemez pek. Dinleyeni dışlar, kalıplara sokar. Milyonlarca korkak doğdu bugün.
Yarını başkalarını taklit ederek yaşayacaklar. Dayatılan hastalıklar, meraksız
arkadaşlar ile.
Kelimelerle alıp veremediğim var sanıyordum, meğer olay
başkaymış.
Gerçeksiz cümleler hep değişir, yarım yarım takılır. Bencil
nefesini sahneye göre ayarlamış, ki seyirci kolay kanabilsin diye. Şikayet
edecek cesur daha doğmadı.
Kapı yine çarpıyor, elim ayağıma dolaştı.
Üzüldüğümü sanıyorum, ruhumuzla alıp veremediğimiz çok.
Düşleyeceğiz sadece. En basit en sade kelimelerle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder